İman.. Emin.. Emanet.. Amin.. Emin olan için düşünmek, tıpkı eller, ayaklar ve diğer organlar gibi O’nun kudretinden bağımsız değildir. Kur’an; “Zulüm, şeylerin ait olmadıkları yere konmasıdır” der. Zihni ait olmadığı
Gerçeğin muhasebesini yapmak zordur, bu yüzden sahte benliğinin sahte getirileri ile oyalanırken insan, hakikâtte neyi kaybettiğinin farkında olmamayı seçer. İş kendi yarattığı cehennemin içinde yanmaya geldiğinde ise işten geçmiştir artık.
El.. Hâl.. İlâh.. Allah.. Yaşamın gece karanlığında geçen uzun dönemleri vardır. Bu zamanlarda seninledir şifâ melekleri. Sen hâlin, vaktin bilinmez sanırken onlar bilirler, gelirler, görürler. O melekler ki ışıktan yapılma
Yaşamın bir çocuğun mağduriyet hikâyesi olarak kalmamalı. Masum kalabilmek için, hareketsizliğini mağduriyet etiketiyle yaşama sunan çocuk zihninin tuzağıdır bu. Nedir bu tuzak; harekete geçmekten, risk almaktan, birşeylere sahip olmaktan, çünkü
Güçlerini korumak için “zevklerin ve renklerin dışında bir yerde kalmalıyım” inancıyla, içlerinde ıssız adalarca yalnızlığa açılan insanlar; vitiligo rahatsızlığını deneyimleyenler. Vitiligo yaşayan insanların nefes alışkanlıklarında dikkatimi çeken, ait olamama korkusu
Sevgi ya da korku, İnsanın düşünce ve davranışlarının tohumu bu iki duygudan biriyle atılır. Uyku, tıpkı nefes ve su gibi hayatta kalmamızı sağlayan yaşamsal kaynaktır. Uyku rahatlığı, zihnin stres stres
Bugüne kadar nefes seanslarına başka sebeplerle gelip onları şifalandırırken horlamalarının sona ermesiyle sanki bonus kazanan ve mutluluktan uçanları çok gördüm. Nefesin faydalarını sayarak bitiremeyiz, ayrıca bedenin tüm hücreleri, organlar, içinde
“İradeni neyin yada kimin iradesine hapsettin?” Koah, fiziksel olarak akciğerlere alınan havanın doğal bir biçimde dışarıya verilememesi sonucu oluşan hastalık. Nefesin, akciğerlerde kısıtlanarak kalması sonucu karbondioksitin dışarıya çıkamaması. Bedeni bir
Panik atak, benim deyimimle “İçinden geçilmeyen acının şimdinin boşluğunu doldurması.” Zamanında acının doldurulmadığı boşlukları, acı korkusu doldurur. Panik atak rahatsızlığı olan danışanlarımın bastırılmış korkularını yüzeye çıkarmak, onlarla yüzleşmek yerine o
Hoşgeldin Nisan! Yine tazeliğinle, bereketinle, berraklığınla geldin. Rahman’ın rahmetini üzerimize bırakmaya, canlandırmaya, diriltmeye, uyandırmaya geldin. Bizler de birer ağaç gibi uzanırız ellerimizle gökyüzüne, Eminlikle, doyasıya alırız nefeslerimizi. Gözlerimiz, kulaklarımız, tenimiz,