Çıplaklığınla yüzleşmediğin, onu hatırlamadığın sürece, kendine diğerlerinin gözüyle bakarsın. Hangimiz bir diğerini tüm çıplaklığıyla görebilir ki! Üzerine hangi koşulları, hangi kuralları, hangi beklentilerle giydirdin? “Ben” dediğin kimdir, olduğunu düşündüğün şeyin ifadesi nedir? Birilerinin görmesi ve tasdiklemesi için yarattığın kimlik gerçekten “Sen” olabilir misin? Peki ya sen, kimden sana hangi görüntüyle görünmesini bekliyorsun? Daha şefkatli, daha güçlü, daha düzenli, daha zengin, daha dürüst, daha başarılı…
Tüm “daha”larının kıyas ölçütü geçmişine, çocukluğuna dayanıyor. Amaç sadece görülmek olduğunda göz ardı edilmiş olmanın görüntüsü vardır gözlerinde -“göremezsin” ve duyulmamış olmanın ağırlığı vardır kulaklarında “duyamazsın”. Acılar tatlı, tatlılar acı gelir. Geçmişi düzeltmeye ve geçmişte alamadıklarını almaya, doyumsuzca doymaya yönelik yaratırsın yaşamını; “Bana geçmişimi düzeltecek birşeyler ver, bana benim istediğim gibi görün!” ifadesi hem ironik hem de trajiktir. Üzerinde çalışılmadıkça zihin, yeniyi arzularmış gibi yaparken geçmişe bağımlılık geliştiren bir çelişki içindedir. Aklını, kendini görmek yerine olmadığı bir görüntü olmaya çalışırken, diğerinden de olmadığı bir görüntü olmasını beklerken yitirir.
Çıplaklıkla yüzleşmek, senin ve bir diğerinin de çıplak olduğuna ilişkin şuurlanmaktır. Herkes çıplaktır. Çünkü herkes kendi yolunda “kuldur”. Herkes çıplaksa kimsenin birbirinden alacağı da borcu da yoktur. Olan olduğu haliyle olmuştur. Roller tanrı değil, araçlardır.
Çıplaklığına samimiyetle sahip çıkıp beklentilerini bıraktığında, saklandığın durgun sulardan rahmetin sınırsızca yağdığı yola çıkıp ilerleyebilirsin. Sen dengesin; için durgun, dışın eylemle doludur. Kaygıların yüzünden dışını durgunlaştırmaya çalışırsan, için fırtınalarla çırpınır durur. Bedenin büyüse de, zihnin çocuk kalır. Çocuk kalmak, muhtaç kalmaktır. Her dem açılan ruhunun olgunluğunu tadamamaktır. Acının ve tatlının birbirine karışmadığı, ikisinin de görülebilir, duyulabilir, tadılabilir olduğu çıplaklık, ruhunun olgunluğundadır. Herşey olduğu halde tam ve denktir. Sen de öyle. Hadi, çık saklandığın yerden, buluş kendinle.