Konu çocukluk yaralarını şifalandırmak olunca, çoğu insanın takılıp kaldığı yer burası oluyor; iyi ama nasıl yapacağım? Bir zaman makinesine binip geri dönemeyeceğime göre… Dil böyle söyler, söylemin altında gizli bir mesaj vardır; zihin kendisiyle doğru rehberlikle çalışılmadığı takdirde hakikaten bir zaman makinesine binip geçmişe gitmiş ve orada yaşıyor gibidir. Böylece, yetişkin bedenlerde yaşayan kalbi kırık çocuklar, günümüz kişisel gelişim dünyasında dönüşmek şöyle dursun, kişiliğini geliştirme bağımlılığına kapılıp gitmekteler.
Zihin doğası gereği bu karmaşaya giriyor, birey felsefeden uzak, hakiki bilince yani iç merkezine değil dışarıya odaklanıyor; sosyal medyada ya da popüler söylemlerdeki tanımlara takılıyor, “böyleymiş” diyor, tırnak içinde “kişisel gelişmek” adı altında kendini geliştirmek için ve aslında pek de bulunduğu zihin yapısındayken harcı olmayan çabalara giriveriyor. İnsanın kendi kendine popülarite zorlaması bir çabayla giriştiği bu alan, kendi öz ehliyetine ermemiş ve duygular konusunda yetkin olmayan zihnin, bedeni oyun hamuruna dönüştürmesine sebep oluyor.
Eğer amacınız hayatınızı iyileştirmekse fakat şifa frekansında değilseniz, o zaman frekansınız hastalık ve kayıp korkusudur. Yaptığınız çalışma bu frekanstan hareketle baş edemeyeceğiniz tetik duyguları harekete geçirebilir. Bireyin çocukken alamadıkları üzerine, ebeveynlerini ya da kendini suçlayıverir içindeki çocuk tanımına takılmış zihin. Kurduğu neden-sonuç ilişkileriyle tam da kişisel olarak gelişecekken:) suçlama ve öfke duygularının yüzeye çıkmasıyla bir bakmışsınız içinizdeki çocuğun kurbanı olmuşsunuz. Bu yüzden İçindeki Çocuk tanımının doğru kavranması, çok ince ve hassas bir çizgiden bakarak anlaşılması gerekir. Zira mesele, içimizdeki çocuğu değil, içindeki çocuğu ve travmalarını serbest bırakamayan, hala onun yaralarında takılı kalmış yetişkini şifa (iyileşme/iyileştirme) alanına taşımaktır. Gerçek çalışma burada başlar; artık bir yetişkin olduğumuz gerçeği ve her ne yaşanmış olursa olsun geçmiş deneyimlerin geçmişte kaldığı.
Bireyin zihni bu alana taşınamıyorsa, geçmiş alanda kalmak için ısrarlıysa, bireysel dönüşüm çalışmaları o birey için uygun değildir. Profesyonel Koçluk, psikoterapi değildir.
Dönüşüm yani bilinçte sıçrama, her şeyi ve tüm zamanları kapsayan anda gerçekleşir. Anda olma, herşeyi kapsayan zihinle bir olma halidir. Burada tanışık olduğunuz duygular yoktur, saf sevgi hâkimdir, dolayısıyla yapılanların, yapılmayanların ve bunlar üzerine yapılmış yorumların bu bilinçte hükmü yoktur.
Görülmediyseniz, kucaklanmadıysanız, kendi öz varlığınızla dikkate alınmadıysanız bu gerçekliği orada sevgiyle kabul eder ve konuyla vedalaşırsınız. Ebeveyninizin yapamadıklarını şimdi yapmaya çalışıp kendinizi avutmazsınız. Hak ve görev onlarındıysa ve bunu gerçekleştirmedilerse bu onların konusudur. Önceki nesiller ve onların ebeveynleri için de aynısı geçerlidir. Ebeveynlerinizin de insan olduklarını hatırlayıp, onları tanrınız olma tahtlarından indirmek, içinizde büyümeyen bir çocuk tutup onların eylemleri ve eylemsizlikleri üzerinden kendinize bir yaşam biçmeye çalışmayı bırakmak şimdinin sorumluluğunu almaktır. Hayatınızı huzurla deneyimlemeniz fantazilerinizi bırakmanız ve ancak gerçekçi olmanızla mümkün. Bu gerçekçilikte artık ebeveynden ya da bir diğerinden beklenti bırakılır, yol seçilir, kendini gerçekleştirme adımları başlar. Bu prensipte çalışmaya kendini adamış bir öğretmen olarak bu mesajı duyanlara dileğim; gerçekten dönüşmek için içsel rehberinize yol aldığınız gerçek bir çalışma alanınız olsun.
Bırakın çalışmanız illüzyonun (zamanın) ötesine geçsin, içsel rehberiniz sizi hakikatinize götürsün, kendi tabiatınız ve özdeğerleriniz size yol göstersin. Gerçek paylaşımlar ve birliktelikler yaşamak istiyorsanız; bırakın artık “diğer” illüzyonunu, hayatınız önce kendi içinize sinsin.