İlki, zaman, mekan ve bedenle sınırlı bir ben bilinci. Egonun isteklerini amaç edinip, gerçek mutluluğu ego (zihin/beden) düzeyinde elde etme çabası. Egonun, “ara ama bulama, koş ama varama” tuzağının döngüsünde çocuk altbeyinli geçici haz ve geçici acı, çoğu kez travmaların tutulumuyla zamanın tüketilen ve bedenle sonlanan bir süreç olarak deneyimlenmesi. Korku ve hastalık temelli mutluluk /acı illüzyonu.
İki. İyileşme ve şifaya dönüş. Bilincin zamanı (geçmiş-gelecek) bir gözlem aracı olarak kullanıp, egoyu gören zihinle, hakiki benliğine yol aldığının farkındalığı. Benzersiz, ayırt edici gerçeklik ve Bir Olma bilinciyle bireyleşme, iyileşme ve şifa kaynağıyla bağlantı. Zamanla barışma, onu tüketmek yerine kullanma ve üretim. Zaman aracılığıyla “alma” algısının gerçek kaynaktan beslenmeye, “verme” algısının “veren asla ben olamam, ben ancak Veren’in kulu, kanalı, aracısı olabilirim” bilincine dönüşmesi. Kaynaktan beslenerek hayata katılım. İllüzyon artık acı verici değil, kullanışlı ve öze hizmet eder haldedir. Laf biter, deneyim başlar.
Üç. Zamanın ötesinde… Zihin anın ve sonsuzluğun tanığı. Zaman ve mekan dışınızda değil içinizde. İç, bedenle/görünenle kastedilenin ötesinde, varlığın sonsuzluğunda. Burası madde ve zamandan geçip saf farkındalığın sonsuzluğunda Bir olma boyutudur. Tüm boyutların, tüm yolculukların varlığı Bir ve Mutlak Ben’e dayanır. Ayrılığın da, Birliğin de yolu O’ndan gelir, O’na varır.
Görmek, boyut boyuttur. İnsan, her şeyin ötesinde ve özünde tüm saflığıyla ayrılıktan geçip, bütünü görmeye ve Bir olmaya yol alır. Yaşamı yani bilincini bu yolculuktan alıkoyup başka sınırlarla görürse yolu ıstırapla doludur. Her boyutun arasındaki geçişin sancısı farklıdır. Ehil bilinçlenme için usta öğretmen şarttır.
Yolu bilmeden teslim olabilen, yolcu olduğunu bilendir. Bilmeden emin olmak, yolcuyu huzura kavuşturur. Yolcunun huzuru, yolun huzurudur.
Gören gözler, işiten kulaklar, dokunan tenler, tadan diller, devinen nefesler şifa bulsun,