Yaşamak, yaşam sevincini öldürmeye teşebbüs eden yapaylığa meydan okumak değil de nedir?
İzlerin kapattığı gerçekliği görmeye cesaretle, o izleri oturdukları yerden kaldırıp dansa davet etmedikçe, kendini hangi izin, hangi etkinin mahkûmu etmektesin?
Her ne olduysa, iziyle izlenmiş, imiyle imlenmiş olmanın, kendini geçmişin izleriyle bir tutmanın yorgunluğu içindesin.
Depresyon, kendini geçmişte aldığın etkilerle bir tutmanın sürekliliğidir ve sürdükçe kendini yine seninle güçlendirir. Kendi dansının özgürlüğünden gün be gün uzaklaştığın, kendine meşguliyetler yarattığını ve acını kapattığını sanarken, her hareketinin yaranı deşmesine alıştığın bir süreklilik kalkanıdır depresyon; ışık tutulmuş tavşanın kilitlendiği, donduğu, hareket edemediği yerde etki haricinde bir şey yoktur. Bu hipnotik etkiyle giriştiğin hipnotik meşguliyetlerin seni ne kadar mutlu hissettirmesini beklesen de boştur.
Yaşamak, her olasılığın içindeki yaşam sevincini görmeye teşebbüs etmek değilse, kendine nasıl bir gerçeklik yaratmalısın ki seni kabul etmediğin, savaştığın, sırt döndüğün hakikâtinden, asıl olandan korusun? Gerçeğin kabul ettiğin bir yapaylıkla acıyı, kederi ve kurbanlığı sürdürerek mümkün, ancak işe yaramadığını görmek acını perçinlemiyor mu?
“Kendisinin ilahı olarak kendi duygu ve arzusunu almış kişiyi gördün mü?” diye başlar Casiye Suresi 23. Ayet -ki Casiye çöken, oturan manasındadır. Ve 24. Ayet devam eder; “Dediler ki: “Hayat, ancak bu dünya hayatımızdan ibarettir. Ölürüz ve yaşarız. Bizi ancak geçen zaman yokluğa sürükler. Halbuki onların bu hususta hiçbir bilgileri yoktur. Onlar, sadece böyle zannederler.”
İzleri görmenin, yaşama sevincini mühürlediğin yerden yeniden başlamanın vakti gelmedi mi? Hala zamanın, ölümün, yokluğun ve depresyonun olduğu yerde kendiliğinin çok uzağında bir yerde mi duracaksın? Yoksa zamanın, mekanın ve tüm yaratımın yaşam dansına kılavuzluk etmesine izin mi vereceksin?
Sen olmayanları, sana ait olmayanları oturttuğun tahttan kaldırdığında, geçmişe ve etkilerine verdiğin ödünü bıraktığında başlar dansın. Unutma ki, her dansın bir sonu vardır ve her yeni kalkış yeni bir dansa gebedir.