Yaşamın gece karanlığında geçen uzun dönemleri vardır. Bu zamanlarda seninledir şifâ melekleri. Sen hâlin, vaktin bilinmez sanırken onlar bilirler, gelirler, görürler.
O melekler ki ışıktan yapılma kanatlarıyla gelir ve kalbinin arkasına konarlar. Canının sıkıldığı, sancılandığın, zamanın cehennem yükünü çektiğin geceler, melekler ışığı kalbinin arkasından ciğerlerine doğru çekerler. İsterler ki, kalbinin ateşini nefesine teslim edesin, cehenneminden çıkıp cennetinin yoluna giresin.
Göğsün daralır, çekilir bir sünger gibi içine, nasıl dayanacağını bilemezsin. Orada acı içinde kıvranırken başlar dönüş, kalbinin arkasından göğsünün içine… Oradan ellerine, ilâhın yaratıcılığına doğru. Acı, duygu olmayı bırakıp vazgeçer kimliğinden, hizmetçidir o artık.
Kalbinin acısı ellerinin ışığına dönüşür, karanlıkta nefes alır böylece. Bu yüzdendir; hep geceleri ortaya çıkar ilham perileri.
O periler ki uçları yıldız tozundan asâları ile gelir ve ellerinin ortasına konarlar. Sen yok olursun, ellerindeki usta konuşur artık. Yaşamın senin hiç bilmediğin dilinden, senin vasıtanla çıkarken tanışırsın onunla.
O melekler ışığı getirir, o periler ışığın sendeki yüzünü çıkarır.
Hiç düşündün mü ellerim nedendir diye! Düşün; o eller iş ve oluşa koyulmak içindir. O eller, sendeki ilâhi kudretin yine sana özleminden kendini doğurman içindir. O eller, hâlini vaktine sindirip, yalandan geçip aşkın ateşine düşmen, zanaatındaki şifâyı kendi karanlığında bulman içindir.